ANZAK BİSKUVİLERİ VE KANTALUP / BAL KAVUNLU SORBE

*Öncelikle  "BEN Mİ? " başlığını güncelledim.Şükürler olsun.

Uzun soluklu bloggerlarla görüşmelerimiz de hep aynı mevzu dönüp dolaşıyor."Millette bu neyin hırsı?"Bense soruyu değiştiriyorum."Nerden çıkıyor bu blogdan önce kendini öne çıkarma deliliği?" veya soruları değiştiriyoruz :

"Eline fotoğraf makinesi alan memlekete yemek fotoğrafçısı mı oluyor ? İşin kötüsü fotoğraflar berbat lakin herkes gurme!"

"Daha fazla tıklanmak adına yazıyla ilgisiz yorumlar veya "Muhakkak bana da gel" :S gibi yorumlar da neyin nesi????"

"Bloglarına aldıkları reklamlar okunmalarına müsade edecek mi?"

"Kısa sürede herkes sponsorum olsun derdinde hayırdır?"

"Mantıklı mantıksız her etkinlikte fırlayan bloggerlar da neyin nesi? (Burda kendini tanıtma merakı neden sorusu tekrarlıyor.)"

"A evet bu kişi her etkinlikten fırtlıyor,ama sor bir blogunu hayatta bilmem!" (Sebep belli kendini o kadar ortaya çıkarmış ki blogu hatırda kalıcı olamamış.)

"Tamam anlıyorum sosyal medyada görünmek yazmak harikadır.Ama sırf takipçim var demek için twitter, instagram,facebook gibi mecralarda bulduğu herkesi eklemek neden ????"

Not: Evet ilk başladıklarında twitter vs. gibi sosyal ağlarda hesaplarım vardı ama geleni gideni yazılanı gördükçe içim daraldı,artık instagram ve facebook haricinde sosyal medyada yokum.Burdan da sorulara toplu yanıt olsun.

4 senedir yazıyorum.Bu 4 senede "kaliteli" blog veya sitelerde en net gördüğüm aşamaları ve çizgilerinden taviz vermemeleri.Emeklemeden koşmaya çalışmamaları ya da.Elbet ki insanız hatalı abzürt yanlarımız olacaktır ve bu da blogumuza yansıyacaktır.Ama bence bunun da bir sınırı olmalı!

Eğer blog yazıyorsak ve bunu okuyucuya açık hale getiriyorsak yazdıklarımızın seviyemizi kalitemizi hatta ve hatta eğitimimizi yansıttığını unutmamalıyız diye düşünüyorum.Tabi ki dediğim imla hataları değil ki onlar gözüme takılmıyor.Ama bloglarda ki "Hey ben en iyisiyim,her etkinlikte varım,izleyici sayım yıkılıyor!" modunu gördükçe gülmekten kendimi alamıyorum.

"Bu alanda gerçekten iyi olanlar bunu yapmazken bu arkadaşlara ne oluyor?? " demek, herkesin içinden geçiyormuş ki her konuşmada bu geçiyor.Mütevazı olmak bu kadar mı zor veya amatör olmak çok mu ayıp? En iyisi ben olayım hırsı niye? En iyisi olması gereken neden sen ???? .

Neden blogunda önce sen geliyorsun bir müsade etsen tariflerini yazdıklarını beğensek olmaz mı? Blogunu bahsedip e peşin sıra senide övmüş olsak mesela?

Tıklanma oranları da almış başını gitmiş :S İstatistikler konuşuluyor.Bu sefer kahkahayı patlatıyorum :) Okuyucunun istatistiği farketmesi için blogger olmasına gerek yok ki bangır bangır zaten bağırıyor blog :) ki zaten denildiği gibiyse bunu dillendirmeye bile gerek yok aslında.

Etkinliklere hiç girmiyorum.Onlar ayrı bir kaos olur halde izlediğim kadarıyla.Düzgün olanları sizde ben gibi ayırt edebiliyorsunuzdur.Kısaca belirtmek gerekirse en anlamadığım berbat denileni blogda harika diye sunmaları.Sorular,sorular,sorular...

Yazıyı burda noktalayacağım.Anlayan dilediği gibi anlayabilir.Ama eğer bu kafadaysanız lütfen blogumdan benden uzak durun! Kaldı ki durumunuzu anlayan bünyem sizden fersah fersah uzağa kaçacaktır lakin haberiniz olsun diye yazma gereği duydum:)

cantaloupe sorbet anzac biscuits sandwich

Dondurmalı sandviçler piyasadan kalkmadan aklımdaki sorbe ve biskuvileri yaptım..Sanviç yaparken sorbenin dokusunu çekeceğim diye tutturma esnasında fazla bastırmışım sanırım çatlak bir görüntü yakalamışım..Neyse yapımı emek istiyor falan demeyeceğim çünkü gayet kolay :) 

Kurabiyenin dokusu sakızımsı..Sorbe ise sıkça rastaladığım Kırkağaç veya bal kavun dedikleri yurt dışında kantalup (cantaloupe) diye bilinen bir cins..Aslında sorbeler basit bir şurup ve meyveyle hazırlanır ama Thomas Keller bu tarifte şeker ve kavunu buluşturmuş..Tadı da rengi kadar keyifli..Dondurma makineniz ben gibi yoksa Cenk'in tarifi oldukça kolay son zamanlar sürekli bu şekilde yapıyorum tarifleri..Tek sorun rondo haznesi kadar ürün çıkarma..


cantaloupe sorbet + anzac biscuits


Ben fotoğrafta kurabiye demişim ama bunlar bildiğimiz Anzak bisküvileri.Çanakkale savaşımızı ve anzakları bilmeniz gerektiği için anlatmayacağım lakin bu biskuvilerin hüzünlü bir hatırası var.

Savaşa gönderilen Anzak askerlerinin çantalarının olmazsa olmazlarıymış.Çoğunun ninesi,annesi,eşi yapıp uzun süre muhafaza edildiği için çantalarına yola çıkmadan önce koymuş.Şuanda Avusturalya Yeni Zelanda da o kadar ünlü ki hazır halde paketlerle ülke genelinde satılır olmuş.Tarifte yumurta yok evet,çünkü o dönem hayvancılık tarım gibi geçim kaynakları 1.Dünya Savaşı nedeniyle ilgilenilmez durumdaymış.


*Sorbe tarifinin çeyreğini uyguladım.Kurabiyelerin yaklaşık yarısına yetti.


ANZAK BİSKUVİLERİ

1 cup yulaf ezmesi

1 cup un 

3/4 cup hindistan cevizi

3/4 cup kahverengi şeker

125 gr tereyağ

2 tablespoon golden şurup  ya da bal

2 tablespoon kaynar su 

1/2 teaspoon karbonat


Tereyağ ve şurubu/balı bir tavada tereyağ eriyene kadar ısıtın.Çırpma kabınızda karbonat ve kaynar suyu birleştirin.Tereyağ eridikten sonra kabınıza bu karışımı da ekleyin.

Kuru malzemeleri bir kenarda karıştırıp kabınıza azar azar karıştırarak eleyin.Harçtan 1 teaspoon alıp yağlı kağıt serili tepsiye dizin.Dikkat etmeniz gereken bu miktarı geçmeyin çünkü oldukça yayılıyorlar. Aralarında 3 parmak kadar boşluk bırakın.

Ön ısıtmalı 150 derece fırında 15-20 dakika pişirin.Çıktıklarında yumuşaklar durdukça içleri sakızımsı dışları kıtır oluyor.

Ertesi gün yumuşuyorlar.Gün içinde tüketmeye veya buzdolabında saklamaya çalışın.

KANTALUP / BAL KAVUNLU SORBE 

Tarif Bouchon'dan..

1.140 gr bal kavunu 

1/2 cup şeker

Önce kavunu temizleyin ardından küp küp doğrayıp bir kağıt havlu üzerinde 12 saat bekletin.Bu aşamada fazla suyu alıp kavunun özünden yumuşak dokulu bir sorbe oluşturacağız.

Ardından şeker ve kavunu blendıra alıp püre kıvamına getirin.Buzluğa yerleştirin.Her 30-45 dakika da bir çıkarıp birkaç dakika rondo/blendırınızı çalıştırın.3-4 defa bunu yaptıktan sonra hava geçirmeyen bir kapta 4-5 saat bekletin.


Güzel pazarlar olsun :)

Sevgilerimle..

gokche!